Eylül 06, 2006

64

Hayatımda ilk defa birinin ölüm haberini aldıgımda güldüm.

Haberin üstündeki resminde, adamın kendisi de gülüyordu.

Ismi Steve Irwin; biz onu 'timsahlara musallat olan adam' olarak bellemiştik. Doga aşıgıydı elbet; aynı zamanda da televizyon şahsiyetiydi. Dönem 'dogal hayat' degil; 'vahşi hayat' dönemiydi. Yerinde durup duran doganın belgeselleri avantür filmlere dönüştügünden, bizim Irwin'de hayvanları maceraya kışkırtıyordu.

Uçarak bir timsahın üzerine atlayıp, bogazından kavradıgında önceki belgesel bilgileri biraz çelişkiye düşmüyor degildi. Bu timsahlar en çevik ve hızlı bilinen çitalardan daha atılgan olmalıydılar ki, adamcagız bu denli hızla ve havadan ani taarruzlarda bulunuyordu.

Kanepede uyuya kalmış kardeşimin üzerine mutfak kapısından hız alarak atlamama ilham veren yegane insanın, timsahla şöyle bir dialoga girdigini hayal etmişimdir:
- "Işte dünyanın en tehlikeli, kocaman, vahşi, sivri dişli, acımasız, korkunç yaratıgı! Dur! Dur diyorum! Hayır! Çok korkunçsun! Senden korkmuyorum! Sakın kıpırdama! Çok tehlikelisin. Bogazına sarılıyorum şimdi. Beni yiyeyim deme! Zorlu bir mücadele içindeyiz seninle! Evet! Beni her an paramparça edebilirsin!"
- "Ha?"

Televizyon için yaptıgı bu şova uymayan tek şey kendisiydi. Ortada tehlikeli bir şeyin olmadıgını, varsa da bunun çok eglenceli oldugunu söyleyen, gülümsemesi eksik olmayan bir yüzü vardı. Herhalde bu 'saflıgı' yüzünden kendisiyle çok eglenir, fakat diger televizyon şahsiyetlerine iki yüzlülükleri, içtensizlikleri, yapmacık tavırları yüzünden duydugumuz kini ona beslemezdik.

Onun gülümsemesi gerçekti. Kötü rol yapmasıysa seyirci için bir lütuftu.

Sık sık endişelenirdik. "Birgün o timsahlardan biri, 'yeter ulen maymun ettigin' diyerek bir kapacak, görecek gününü" derdik. Hatta, beklerdik; ne yalan söyleyeyim. Başının belaya girmesi büyük ihtimaldi. Rol yapmıyordu çünkü, gerçekten de timsahlara sataşıyor, bunu yaparkende timsaha degil, kötü oyuncular gibi kameraya bakıyordu.

Sonunun bir timsahtan degil, vatostan gelmesi bir avuntu olabilir. Kuyrugundaki zehirli ignesini batırmış. Vatos zehirinin öldürücü oldugunu bilmiyordum. Gögsünden batırdıgı için etkili olabilecegini düşündüm. Fakat degilmiş. Uzun ve keskin ignesi kalbini delmiş. Yani zehir degil sebebi; bir doktorun tarif ettigi gibi: "Adeta kalbinden bıçaklanmış."
Timsahlar öyle şey yapmazlardı. Can evinden vurmazlardı.

Bu senin için...

Huzurla uyu...