Kasım 17, 2006

140

Az önce kapının önünde, sigaram bitmiş içeri giriyorken, karanlıkta bana dogru yürüdü. Birkaç bin yıllık sürede, aramızdaki mesafeyi antik biyoloji bilgimle çarpıp, yagan yagmura bölerek gelenin bir sincap olmadıgını fark ettim. Şimşek hızıyla bir kedi, veyahut şirin bir domuz yavrusu olma ihtimalini hesapladım, sıfır çıktı.

Boynumun sag tarafına kramp girdi.

Bana yürümeye devam ettiginde, ayaklarımı yere vurup, 'hiştt'ledim. Sesle hareket işe yaradı. Telaşla arkasını dönüp, hayatımda gördügüm en büyük sıçan poposunu iki yana sallayarak yürüdü gitti. Elimdeki tek delil olan uzun, yaglı kuyruguyla, yuvarlak, koca poposu arasında bir an gidip geldim. Igrenç mi bulsam, komik mi? Karar vermeye fırsat olmadı. Bir baktım agzım açılmış 'AMAN ALLAAAAM' diyor.

'Büyük' degil, 'dev'.

Yapısı domuz gibi şişkin, patladı patlayacak.
Boyutlar besili bir erkek kedi.

Yok, olamaz böyle bir şey! Nerden, nasıl beslenmiş bu? Ve o koca gövdesiyle gündüzleri nerede saklanıyor ki?

Demek ki, birgün bir uzaylı görürsem böyle olacak.

Sersemledim.
Canım koşarak kaçmak istiyor ama nöronlardan 'faydası olmayacagı' yönünde duyumlar geliyor.

Hani o şehir efsaneleri... 'kedi büyüklügünde sıçan'... Yok valla efsane degil.