Ağustos 27, 2006

53

Kişiligin Kurulmasına Rehberlik
Başarı Garanti Edilir

Bu yazı dikkate deger geldi bana, kapıdan içeri girdim.

Karşıma loş ve sessiz bir oda çıktı, odada bir adam bagdaş kurmuş, Dogu'da yaptıkları gibi yerde oturuyordu, önünde de büyük bir satranç tahtasına benzeyen bir şey vardı. Adamı ilk anda dostum Pablo'ya benzettim, en azından Pablo'nunkine benzeyen renkli ipekten bir ceket giymişti, onunki gibi ışıl ışıl parıldayan siyah gözleri vardı.

"Siz Pablo musunuz?" diye sordum.

"Ben hiç kimseyim," diye açıkladı adam nazikçe. "Bizim burada ismimiz yoktur, burada bizler bir kişilik taşımayız. Ben, bir satranç oyuncusuyum. Kişiligin nasıl kurulacagını ögrenmek mi istiyorsunuz?"

"Evet, lütfen."

"O zaman bana sizin taşlardan birkaç düzine verir misiniz?"

"Benim taşlardan mı...?"

"Sözde kişiliginizin dagılmasıyla oluşan taşlardan. Taşlar olmadan oynayamam çünkü."

Bunun üzerine adam yüzüme bir ayna tuttu, aynada kişisel bütünlügümün dagılarak pek çok ben'e ayrılmış oldugunu gördüm yeniden, hatta bana sayıları daha da artmış gibi geldi. Ama ben'ler bu kez küçülmüştü, ele kolay gelecek büyüklükteydi. Adam, parmaklarının sessiz ve emin devinimleriyle içlerinden birkaç düzinesini çekip aldı ve satranç tahtasının yanı başına koydu. Sık sık yaptıgı bir konuşmayı ya da verdigi bir dersi tekrarlar gibi monoton bir sesle şöyle dedi:

"Insanın sözde her zaman bir birlik ve bütünlügü içerdigine ilişkin o yanlış ve sakıncalı görüşü biliyorsunuz. Şunu da biliyorsunuz ki, insan bir yıgın ruhtan, pek çok ben'den oluşur. Sözde bütünlügünü dagıtıp parçalayarak kişiligi pek çok ben'e ayırmak delilik sayılır, bilim şizofreni diye niteler bunu. Belli bir çoklugun belli bir düzen ve gruplandırma olmaksızın denetim altına alınamayacagı düşünülürse, bilim bu tutumunda haklıdır. Ancak, pek çok ben'in birmerkezligine, baglayıcı, yaşam boyu varlıgını koruyacak bir düzene sokulabilecegi inancında da haksızdır; bilimin söz konusu yanılgısı da bazı tatsız sonuçlara yol açıyor' taşıdıgı deger, olsa olsa devletçe işe alınan ögretmen ve egiticilerin çalışmalarını basite indirgeyerek düşünme ve denemelerden kendilerini uzak tutmalarının saglanmasıdır. Söz konusu yanılgının bir diger sonucu da, aslında şifa bulmaz derecede aklından zoru olan pek çok insana 'normal', hatta sosyal açıdan üstün kişiler gözüyle bakılması, öte yandan aslında dâhi pek çok insanın kaçık sayılmasıdır. Bu yüzden, bizler bilimin kimi boşlukları içeren ruh ögretisini kişiligin inşa sanatı kavramıyla bütünlemekte, ben'inin parçalanıp dagılması olayını yaşamış kişiye, parçaları nasıl her zaman diledigi düzen içinde yeniden bir araya toplayıp yaşam oyununda sınırsız bir çeşitlilik saglayabilecegini ögretmekteyiz...
(Steppenwolf, p.183-85)